2019 ERKEN REZERVASYON FIRSATLARINI YAKALAYIN.... AYRICALIKLI OLMANIN TADINI ÇIKARTIN... DETAYLI BİLGİ VE REZERVASYON : 0224 225 4343 - 0534 835 86 85 (whatsapp)

Online Otel / Tatil Rezervasyonu


Booking.com

MUHTEŞEM BİR YER SİDNEY !!!




Sidney, ülkenin güneydoğu kıyısına kurulu Avustralya’nın eski ve en geniş yerleşimlerinden biri. Büyük ticaret limanı ve önemli kültür sanat etkinlikleri ile tanınan şehirde, okyanus kıyısındaki uzun kumsallar ve rahat yaşam da cezbedici. Modern şehir hayatı ile çevreci ve doğal yaşamın birleştiği Sidney kesinlikle görülmeli.
Dünyanın en meşhur yapılarından biri olan Sidney Opera Binası, Danimarkalı mimar Jorn Utzon tarafından tasarlanmış. Yapımına 1957 yılında başlanan bina 1973yılında tamamlanmıştır. Günümüzde dünyanın en göz alıcı mimari eserlerinden biri kabul edilen Sidney Opera Binası, her sene haziran ayında kutlanan Vivid Sidney Festivali’ne de ev sahipliği yapıyor. Yılda ortalama 4,5 milyon kişinin ziyaret ettiği Opera Binası Kültür Mirası Listesi’ndeki yerini almıştır. Sidney’e kadar gitmişken denk getirebilirseniz Opera Binası’nda bir canlı performans dinlemenizi tavsiye edebiliriz. 
Sidney ile özdeşleşen önemli yapılardan biri de Harbour Köprüsü’dür. Şehrin en güzel manzaralarını yakalayabileceğiniz yerlerin başında gelen Harbour Köprüsü, 134 metre yüksekliğindedir ve aynı zamanda dünya üzerindeki en geniş çelik köprü konumundadır. Harbour Köprüsü gezisi için güneşin batış saatine yakın bir zaman ayarlayınız. En güzel resimleri o zaman çekebilirsiniz. Köprü üzerindeki turlara katılmak için belli bir ücret ödemek zorunda olduğunuzu hatırlatalım. 
Sidney listesinde başka rota ise Darling Limanı’dır. Sidney gezinizdeki en eğlenceli duraklardan birisi olmaya aday Darling Limanı, birçok restaurant, alışveriş merkezleri, kafeleri barındırmaktadır. Konum olarak şehrin batısında yer alan Darling Limanı’nda Sidney Akvaryumu, Ulusal Denizcilik Müzesi, Wild Life Sidney Zoo, Madam Tussauds Müzesi, Tumbalong Parkı, Çin Bahçeleri gibi gezebileceğiniz pek çok eğlenceli mekan bulunuyor. Yine farklı ülkelerin lezzetlerinin sunulduğu restoranlarda damak tadınıza uygun yiyecekleri kolayca bulabilirsiniz.
Sidney gezilecek yerler yazısına şehrin en yüksek noktası olan Sidney Kulesi ile devam ediyoruz. Yükseklik korkunuz yoksa Sidney’i en tepeden görmenizi tavsiye ediyoruz. 260 metre yüksekliğe sahip olan Sidney Kulesi’nden şehirin panoromik görüntüsünü gözler önüne sermektedir.
Sidney gezilecek yerler yazımıza şehrin en önemli yeşil alanlarından biri olan Sidney Botanik Bahçesi ile devam ediyoruz. Park ve bahçeler şehri olarak da bilinen Sidney’deki Kraliyet Botanik Bahçesi Opera Binası’na yürüyüş mesafesindedir. Dinlenebileceğiniz bu alanda yeşilin her tonunuu görebilir haftasonlarınızı keyiflendirebilirsiniz. 
Sidney turuna ilk olarak şehrin en popüler plajlarından biri olan Bondi Plajı ile başlıyoruz. Bembeyaz kumsallara sahip olan plaj özellikle sörf severlerin uğrak noktası konumunda. Sidney merkeze birkaç km mesafede bulunan Bondi Plajı çevresinde yaşam şehrin gürültüsünden uzak sessiz ve sakin. Yüzmenin dışında sörf yapanları, dalgalara karşı kürek çekenleri, bembeyaz kumsalda güneşlenenleri fazlasıyla göreceğiniz Bondi Plajı çevresinde ise kafeler, butikler, publar, oteller sıralanmakta. Bir kilometreyi aşan uzunluğu ve yay şeklindeki görünümüyle ziyaretçilerini bekleyen Bondi Plajı, 2000 yılında düzenlenen Yaz Olimpiyatları’na ev sahipliği yapmış bir plaj olduğunu hatırlatalım.

DÜNYANIN EN GÜZEL KÖPRÜLERİ

Karl Köprüsü, Çek Cumhuriyeti
Başkent Prag’da bulunan Karl Köprüsü, Kral IV. Karl tarafından yaptırılmıştır. 1402 yılında yapımı tamamlanmıştır. Köprünün mimarı ise Alman Peter Parler’dır. Günümüzde yaya trafiğine açık olan köprü turistler tarafından çok fazla ilgi görüyor. Yapıldığı zaman köprü kalesi olarak kullanıldığından köprünün her iki tarafında kule bulunuyor. Köprünün bir ilgi çeken yönü de 30’a yakın heykelin köprüde bulunmasıdır.
Ponte Vecchio Köprüsü, İtalya
Floransa’nın en meşhur köprüsü Ponte Vecchio Köprüsü’nün yapımı 14. yüzyılda tamamlanmıştır. 2. Dünya Savaşı sırasında yıkılmayan tek köprüdür. Günümüzde köprü üzerinde turistlerin ilgisini çekebilecek pek çok hediyelik eşya dükkanı bulunmaktadır. Köprünün yapımının ilginç hikayesi ise, zamanında halk tarafından sevilmeyen medicilerin halk arasına karışmadan nehrin diğer tarafına geçmek amacıyla yaptıkları bir yapıdır. Köprüde zamanının ünlü kuyumcu ve heykeltıraşı Benvenuto Cellini’nin büstü de yer almaktadır.
Sidney Limanı Köprüsü, Avustralya 
1932 yılında yapımı biten Sidney Limanı Köprüsü, İngiliz bir firma tarafından inşa edilmiştir. Uzun kemerli demir yapılı bu köprü araç, tren, yaya ve bisiklet trafiğine açıktır. Dilerseniz 200 basamakla köprünün en tepesine çıkabilirsiniz. Ayrıca köprü üzerinde cafeler, Aborjin müzesi ve yürüyüş yolu da bulunmaktadır.
Kule Köprüsü, İngiltere
Londra’da Times Nehri üzerinden bulunan Kule Köprüsü iki katlı ve açılır kapanır özelliktedir. 1894 yılında trafiğe açılmış olan köprü yürüyüş ve araç yoluyla beraber iki kuleye bağlanmaktadır. Horace Jones’un projesi olan bu köprü dünyanın en güzel köprüleri arasındadır.
Puente Nuevo Köprüsü, İspanya
İspanya’nın ihtişamlı bir o kadar da korkutucu gözüken köprüsü Puente Nuevo’nun yapımı 1793 yılında açılışı yapılmıştır. Kanyondan 120 metre yüksekte inşa edilmiş olan bu köprü diğer köprülere göre oldukça yüksektir. Zaten ihtişamı da buradan gelmektedir.
Khaju Köprüsü, İran
Khaju Köprüsü İsfahan’ın en güzel köprüsüdür. II. Şah Abbas tarafından 1665 yılında yaptırılmış olan köprü 21 kemerden meydana gelmiştir. Köprü ayrıca baraj görevi de görmektedir.
Chengyang Köprüsü, Çin
1916 yılında inşa edilmiş olan Chengyang Köprüsü, Çin’in en ünlü köprüsüdür. Linxi Nehri üzerinde bulunan köprü günümüzde de yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Bu köprü de 10 bin led ışıkla aydınlatılmaktadır.
Konitsa Köprüsü, Yunanistan
Yunanistan’ın doğayla bütünleşmiş en güzel köprüsü Konitsa Köprüsü’dür.
Rialto Köprüsü, Venedik
İtalya’nın Venedik şehrindeki Büyük Kanal üzerindeki dört büyük köprüden biridir Rialto Köprüsü. Bu köprü diğerlerine göre en eski ve en ünlüsüdür. Rialto Köprüsü’nün bugünkü hali 1591 yılında  Antonio da Ponte’nin çizdiği şekilde tamamlanmıştır.
Kapellbrücke Köprüsü, İsviçre
İsviçre’nin Luzern şehrinde 1333 yılında savunma amaçlı inşa edilmiş bir köprüdür. Ahşap malzeme kullanılarak yapılmış üzeri kapalı bir köprüdür. Köprünün girişinde bulunan kule zamanında hapishane olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise hediyelik eşya dükkanı ve toplantı salonu olarak kullanılıyor.
Pont du Gard Köprüsü, Fransa
Romalılar döneminde su kemeri olarak inşa edilmiş olan yapı MÖ 19. yüzyıl civarlarında yapıldığı düşünülmektedir.
Helix Köprüsü, Singapur
Helix Köprüsü sadece yaya kullanımına açık bir köprüdür. Mimar Cox Rayner bu köprüyü dizayn ederken tamimiyle DNA sarmalını örnek almıştır. Köprünün açılışı 2010 yılında birçok projenin arasından seçilmiş projeyle yapılmıştır.
Vasco Da Gama Köprüsü, Portekiz
Başkent Lizbon’da bulunan Vasco Da Gama Köprüsü dünyanın en uzun köprüsü olarak kabul edilir. 1998 yılında hizmete açılan köprüye Portekizli kaşif Vasco Da Gama’nın Hindistan’ı geçişinin 500. yılı dolayısıyla ismi verilmiştir.
Menai Köprüsü, Galler
Dünyanın en dikkat çekici asma köprülerinden biri olan Menai Köprüsü, Galler’de Anglesey Adası ile Bangor’u birbirine bağlar. 1826 yılında hizmete açılmış olan köprü günümüzdeki araç trafiğine karşı zaman zaman güçlendirilmiştir.
Magdaburg Su Köprüsü, Almanya
Almanya’da Elbe Nehri üzerine kurulmuş bu su köprüsü inanılmaz ama gerçek. Eski Doğu ve Batı Almanya’yı birbirine bağlayan bu su köprüsü Almanya’nı Magdeburg şehrinde bulunuyor. Bu köprü suyun ağırlığını alacak şekilde tasarlanmış bildiğim ve araştırdığım kadarıyla eşi olmayan bir su köprüsü.
Golden Gate Köprüsü, San Francisco
Dikkat çekici asma köprülerinden biri de Kaliforniya’daki Golden Gate Boğazı üzerinde bulunan Golden Gate Köprüsü’dür. Dünyadaki en uzun yedinci asma köprü olan bu köprü 1937 yılında trafiğe açılmıştır. Köprünün inşası sırasında 11 işçi hayatını kaybetmiştir. Köprünün altına kurulan güvenlik ağıyla ise 19 kişi kurtulmuştur. Köprünün ilk etapta gri renge boyanması konuşuldu, fakat daha sonra köprünün donanmadan ayırt edilebilmesi için sarı ve siyah renklere boyanması düşünüldü. Köprünün mimarı Edwin Morrow köprüyü kırmızı koruyucu paslanmaz boyayla görünce köprünün rengini buldu.

Erken Rezervasyon Döneminde Gidebileceğin 6 Tatil Rotası




Erken rezervasyon fırsatıyla tatil yapmaya ne dersin? Tatil erken gelsin diye sabırsızlandığını, yaz güneşini özlediğini biliyoruz. Hayallerin için harekete geçmenin tam zamanı. O halde erken rezervasyon döneminde en popüler, en gidilesi, gittiğinde dönmek istemeyeceğin destinasyonları senin için sıralıyoruz.
1)Kuşadası



Milli parkında yüzlerce kuş türünü görebileceğin Kuşadası adını da bu özelliğinden alıyor. Mavi bayraklı kadınlar plajında denizin, güneşin, kumun tadını çıkarabilirsin. Adanın simgesi haline gelen Güvercinada Kalesi, Kuşadası’nda görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Kuşadası, misafirlerini birbirinden farklı seçenekleriyle ağırlıyor. Erken rezervasyon dönemini iyi değerlendir ve daha önce önce görmediğin yerlere gitme imkanı bul.
2)Marmaris



İklimiyle yılın en uzun denize girilme imkanını sunan destinasyonumuz Marmaris. 6-7 ay boyunca denize girme imkanı bulabileceğin Marmaris’te, birbirinden güzel plajları aklını başından alacağa benziyor. İztuzu Plajı, Kleopatra Plajı ve Sedir Adası keyifli zaman geçireceğin üstelik bir de erken rezervasyon fırsatından yararlandığında keyfine keyif katacak.
3)Fethiye



Adrenalin denilince akla gelen tatil cenneti Fethiye. Kelebekler Vadisi, Kabak Koyu, Ölüdeniz, Telmessos Antik Kenti ve daha fazlası Fethiye’de gezilecek yerleri oluşturmaktadır. Sende saymakla bitmeyen bu eşsiz yerleri erken rezervasyon fırsatıyla keşfedebilirsin.
4)Çeşme



Ege’nin incisi İzmir, İzmir’in göz bebeği Çeşme’de erken rezervasyon fırsatlarından yararlanmak için en doğru zaman. Çeşme’de Alaçatı başta olmak üzere Çeşme Kalesi, Ayayorgi, Şifne Kaplıcaları ve Pırlanta Plajı birbirinden farklı gezilecek yerleri oluşturmaktadır. Ege mutfağının eşsiz lezzetleriyle tatilin tadını ikiye katlayabilirsin.
5)Ayvalık



Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan tatil beldesi Ayvalık, yılın her döneminde yerli ve yabancı misafirlerini ağırlamaktadır. Ayvalık’ın, Yunanistan’ın Midilli Adası’yla karşılık olması Yunan misafirlerinin ilgi odağını oluşturmaktadır. Şeytan Sofrası, Cunda Adası ve Sarımsaklı Plajı Ayvalık’ta gezilip görülmesi gereken yerlerin başında gelmektedir. Ayvalık tostunu yerinde yemek istersen erken rezervasyon dönemi fırsatlarından yararlanmanın tam zamanı.
6)Assos



Çanakkale’nin antik kenti Assos, tatilini tarihin izini sürerek geçirmek istersen aklına gelebilecek ilk adreslerden olabilir. Assos Antik Kenti, Athena Tapınağı, Nekropol ve Behramkale Köprüsü tarihe tanıklık edip, tatiline kültürel dokunuşlarda bulunabilirsin. Yılın yoğun kalabalığını geride bırakıp sessiz sakin bu tatil beldesine gitmek istersen erken rezervasyon döneminin fırsatlarından yararlanmayı unutma!

Baharda Gezilecek 5 Yer




21 Mart’ın gelişiyle güneş yüzünü göstermeye, içimizi aydınlatmaya başladı. Pablo Neruda’nın da dediği gibi “tüm çiçekleri kopartsanızda baharın gelişini engelleyemezsiniz.” Kim istemez ki soğuk havaların ardından, çiçek açmış sokaklarda yürüyüş yapmayı, güneş banyosuyla cildini yenilenemeyi… Bu güzel ilkbaharda gezilecek 5 yeri senin için sıralıyoruz. Bu tavsiyeler kaçmaz.
1)Alaçatı



Bahar gelince hepimizin özlediği o rengarenk çiçekli, Arnavut kaldırımlı deniz kokan Alaçatı sokaklarında gezinmek değil mi? Hele bir de Ege mutfağının yer aldığı mavi – beyaz masa örtüsüyle kaplı masalarda lezzet dolu dakikalar yaşamak. Kulağa çok masalsı geliyor, biliyoruz. Alaçatı Ot Festivali tüm bu keyifli anları yaşamak için adeta biçilmiş kaftan olabilir. 06-08 Nisan tarihlerinde biz orada olacağız, sen de orada olmalısın.
2)Bozcaada



Bahar geldi hafta sonlarını evde geçiremem diyenlerdensen seni buraya alalım. Denizin mavisini de güneşin batışını da izlemek isterim ama öyle uzun uzun yolculuk yapamam zamanım kısa dersen işte senin rotan Bozcaada! Hafta sonu kaçamağına Geyikli’den bineceğin feribotla başlayabilirsin. Adada konaklamayı butik otellerde huzurlu bir sessizliğin içinde yapabilirsin. Bozcaada üzümleri, şarapları ve reçelleriyle özellikle de domates reçeliyle oldukça meşhur. Bu lezzetleri denemeden dönmemelisin.
3)Abant



“Kışın doğaya, yeşile duyduğum özlemi nerede geçirebilirim” sorusunun cevabı tabi ki Abant. İstanbul ve Ankara’ya yakın konumuyla bahar aylarının vazgeçilmezi. Abant Tabiat Parkı’na gelip, gölün etrafında yürüyüş yapmadan, piknik yapmadan olmaz. Abant Gölü, doğa fotoğraflarıyla Instagram beğenilerini arttıracak. Keş peynirli ve cevizli erişte yemeden dönmeyin sonra çok pişman olursunuz.
4)Kapadokya



Türkiye’nin en önemli kültür miraslarından peribacaları ile çevrili Kapadokya, baharda gidilmesi gereken yerlerin en farklılarından. Muazzam bir coğrafya, yüzyıllardan günümüze kadar güzelliğini korumuş ve hep daha fazla keşfedilmeye hazır durumda. Kapadokya gittiğinde Göreme, Ürgüp, Ihlara Vadisi, Güzelyurt, Avanos, Selime ve Uçhisar’ı görmeden dönmemelisin. 19 Mayıs tatilini keşfedererek, doğaya tekrar tekrar aşık olarak geçirmek için harika bir rota. Eğer programı ben hazırlamayayım, detaylarla uğraşmayayım dersen 19 Mayıs  Kapadokya turumuza katılmalısın. Meşhur testi kebabını ve el yapımı şaraplarını denemelisin.
5)Fethiye



Fethiye deyince aklına ilk hangi görüntü geliyor? Paraşütle sonsuzluğa süzülen biri değil mi? İşte ölmeden önce yapılacaklar listende paraşütle atlamak varsa bu bahar Fethiye’de hayalin gerçek olsun. Turkuaz denizi ve bembeyaz kumsalıyla Ölüdeniz, mitolojik izleriyle Fethiye Antik Tiyatrosu ve kaya mezarları, Saklıkent Kanyonu, Kelebekler Vadisi, Faralya Köyü, Kabak ve Katrancı Koyu Fethiye‘de mükemmel zaman geçirmek için var adeta. Senin tercihin hangisi?

BULGARİSTAN'IN BAŞKENTİ SOFYA'YA YOLCULUK

Mimari özellikleri nedeniyle Sofya gezilecek yerler listenizin ilk sırasına alabileceğiniz Aleksandr Nevski Katedrali Bulgaristan’ın bağımsızlığını kazanmasını sağlayan Rus-Osmanlı Savaşı’nda ölen 200.000’e yakın Slav kökenli asker anısına inşa edilmiş. 1912 yılında tamamlanarak kullanıma açılan katedral, göz alıcı güzelliğini Neo-Bizans mimarisi ve altın kaplama kubbesi sayesinde kazanıyor. Çeşitli büyüklüklerde 12 çanı bulunan yapı, dünyanın en büyük Ortodoks katedralleri arasında sayılıyor.
Komünizm çöktükten sonra aslına uygun olarak restore edilen kubbesi ve minaresinin yüksekliğiyle dikkat çeken Banyabaşı Camii   Sofya kent merkezindeki popüler Osmanlı yapılarından birisi. 1576 yılında Mimar Sinan tarafından inşa edilen Banyabaşı Camii, günümüzde Sofya’da ibadete açık tutulan tek Müslüman ibadethanesi konumunda. Giriş ücreti ödemeden ziyaret edebileceğiniz yapının içerisinde 700 kişi ibadet edebiliyor.
Erken Hıristiyanlık dönemine ait Aziz George Rotunda Kilisesi Sofya’da inşa edilmiş en eski yapı unvanını taşıyor. Mimari bilgisi olan gezginlerin adından anlayabileceği üzere dairesel tasarıma sahip kilise, 3. yüzyılın sonunda veya 4. yüzyılın başında inşa edildiği düşünülen daha büyük bir yapı kompleksinden günümüze ulaşan tek bölüm. Osmanlı döneminde cami olarak kullanılmış yapının arka tarafında, Roma döneminden kalma bir yolun bozulmamış kısmını görebilirsiniz.
Sofya’nın ana alışveriş bölgesi konumundaki Vitoşa Bulvarı pek çok ünlü Batılı markanın mağazaları ile zengin menülü kafe ve restoranlarla dolu bir yer. Adını Sofya yakınındaki bir dağdan alan bulvar, 1. Dünya Savaşı döneminde inşa edilen kamusal binalar sayesinde önemli bir ticari merkez haline gelmiş. Patrik Eftemii Bulvarı’ndan, Hilton Oteli’ne kadar uzanan bulvarda ayrıca mimari açıdan oldukça güzel olan ve ziyaret edebileceğiniz Sofya Adalet Sarayı, Sveta Nedelya Ortodoks Kilisesi, Ulusal Kültür Sarayı gibi binalar bulunuyor.
Adını dilimize “Boris’in Bahçesi” olarak çevirebileceğim Borisova Gradina, yemyeşil parklardan hoşlanan gezginler için Sofya gezilecek yerler listesine eklediğimiz bir mekân. İnşasına ve yeşillendirme çalışmalarına 1884 yılında başlanan park, adını Çar 3. Boris’ten almış. Komünist rejimin 1944-1989 yılları arasında adını Özgürlük Parkı olarak değiştirdiği yeşil alanda yürüyüş yaparken Sovyet Anıtı, Üniversite Gözlem Evi, Açık Hava Okulu gibi ilginizi çekebilecek yerleri ziyaret edebilirsiniz.
Kent merkezinin 8 kilometre güneyindeki Vitoşa Dağı’nın eteklerinde yer alan Boyana Kilisesi farklı dönemlerde inşa edilmiş 3 yapıdan oluşuyor. İnşa süreci 10. yüzyılın sonunda başlayıp, 19. yüzyılın ortasında sona eren kilisenin en önemli özelliği olarak 1259 yılında çizilmiş freskleri gösteriliyor. Yapının önceki dönemlerinde çizilmiş duvar resimlerinin üzerine işlenmiş 89 sahnede 240 insan figürünü barındıran bu freskler, Doğu Avrupa Orta Çağ sanatının günümüze ulaşmış en başarılı örnekleri arasında sayılıyor.
Kent Bahçesi’ne bakan Ivan Vazov Ulusal Tiyatrosu bir grup tiyatrocu tarafından 1904 yılında kurulmuş. Tiyatronun 1952-1962 arasında Krastyu Sarafov adıyla anılan binası, 1907 yılında kullanıma açılmış. 1923’te yangın sonucu, 2. Dünya Savaşı’nda ise bombalamalarla ağır hasar alan tiyatro binasının dışı her defasında aslına uygun olarak yeniden inşa edilmiş. Ancak Neo-klasik mimari ile inşa edilen binanın iç kısmında ve ön cephesinde önemli değişiklikler yapılmış.
Yerel halkın bir bölümünün Aziz Sofya’nın ruhu tarafından yüzyıllardır korunduğuna inandığı Ayasofya Kilisesi’ni tarihsel öneme sahip dini yapıları gezmekten hoşlanıyorsanız Sofya gezilecek yerler listenize ekleyebilirsiniz. Kente adını veren Ayasofya Kilisesi, Bizans İmparatorluğu’nun ilk dönemlerinde antik bir Roma tiyatrosunun ve bir dizi eski kilisenin bulunduğu alan üzerine inşa edilmiş. Haç şeklinde tasarlanmış olan dini yapının tarihi boyunca işlevi sadece Osmanlı döneminde değiştirilmiş.
Ülkenin 1944-1989 yılları arasında yönetimi altında olduğu komünist rejim dönemine ait sanat eserlerinin sergilendiği Sosyalist Sanat Müzesi 2011’de açılmış. Koleksiyonu 45 yıllık dönem içerisinde yaratılmış irili ufaklı heykel, büst ve tablolardan oluşan müzede Todor Zhivkov, Vladimir Lenin, Joseph Stalin gibi komünizmin önde gelen liderlerinin, komünist yönetim altında çalışmış işçilerin, kızıl ordu askerlerinin heykellerini ve portrelerini görebilirsiniz.
Ortaçağ döneminden itibaren oluşturulmuş yerli ve yabancı eserlerden oluşan 50.000 parçalık koleksiyona sahip Ulusal Sanat Galerisi 1934 yılında kurulmuş. Monarşinin kaldırılmasının ardından 1946’da Battenberg Meydanı’ndaki eski Kraliyet Sarayı’na taşınan müzenin koleksiyonunun büyük kısmını 19. ve 20. yüzyıl tabloları oluşturuyor. Müze, Bulgar halkının kültürel ve sanatsal gelişimi hakkında bilgi edinmek için ideal bir mekân.
Altın kaplı kubbeleri ve mimarisiyle Sofya’nın en zarif kilisesi olarak tanımlanan Rus Kilisesi  Bulgaristan’ın özgürleştirilmesi için yapılan savaş sırasında Rus birlikleri tarafından 1882 yılında yıkılan Saray Camii’nin yerine 1914 yılında inşa edilmiş. Yeşil ve beyaz renklerin hâkim olduğu dış cephesinin güzelliğine rağmen kilisenin en çok ilgi çeken kısımlarını içerisindeki freskler ve ana girişin solunda yer alan mezar bölümü oluşturuyor.
Sofya gezilecek yerler listenize eklemeniz gereken en önemli gezi noktaları bunlar. Eğer Sofya seyahatinizde yeteri kadar vaktiniz varsa gezi listenize şu noktaları da ekleyebilirsiniz:
National Museum of Military History, Vitosha Dağı, Antika Pazarı, City Park, Kara Camii, Women’s Market, Borisova Gradina TV Kulesi, Etnoğrafya Müzesi, Kraliyet Sarayı, Krystal Garden, Love Park, Pirotska Caddesi, Sofya Sinagogu, St Paraskeva Kilisesi, Sveta Petka Kilisesi ve Tsar Ivan Shishman Caddesi.

EN GÜZEL YUT DIŞI TURLARI






Yaşlı dünyamız, onu keşfetmek isteyen gezginlere çok sayıda seçenek sunuyor. Balta girmemiş ormanlardan tablo güzelliğindeki sahillere, kadim tapınaklardan paha biçilemeyen sanat eserlerine… Tatil anlayışınız ne olursa olsun, doğru yeri seçtiğiniz takdirde hem keyifli bir macera yaşıyor hem de unutulmaz bir hatıra elde etmiş oluyorsunuz. Bu konudaki tek sorun, seçenek sayısının gerçekten de çok olması! Özellikle ilk defa yurt dışı tur deneyimi yaşayacak gezginler, karar verirken zorlanabiliyor. Bu nedenle her kıtada görmenizi tavsiye ettiğimiz şehirlerden oluşan bir liste hazırladık; aralarında daha önce ziyaret etmedikleriniz varsa, bir sonraki hedefinizin orası olmasını tavsiye ediyoruz. Gelin beş kıtadan muhakkak ziyaret etmeniz gereken 5 şehre daha yakından bir göz atalım!

Yurt Dışı Tur Seçenekleri

Paris turu: 
Sadece Avrupa’nın değil, dünyanın romantizm başkenti olarak kabul edilen Paris, aslında bundan çok daha fazlasını sunuyor. Yüzlerce yıllık bir geçmişin izlerini taşıyan sokaklar, paha biçilemeyen sanat eserleri ve her köşesi farklı bir macera vaat eden bir şehir. Tüm bunları o romantik atmosfer ile birleştirdiğinizde, ortaya eşsiz bir kültür turu da çıkıyor. Paris dünyadaki en özel şehirlerden biri ve balayı turu için seçim yapmakta zorlanıyorsanız, en güzel seçeneklerden biri oluyor. Henüz Paris’i görmediyseniz, yurt dışına çıktım demeyin; bu şehir, tüm ziyaretçilerine bunu rahatlıkla söyletiyor.


Tokyo turu: 
Japonya’nın başkenti olan Tokyo, aynı zamanda ülkenin en büyük kenti olma özelliğini taşıyor. Meşhur web sitesi TripAdvisor’un “yardımseverlik – gece yaşamı – alışveriş – temizlik – ulaşım kolaylığı” bakımından dünyanın en kaliteli şehri seçtiği Tokyo, ziyaretçilerine gerçekten de geleneksel Japon misafirperverliğinin ne olduğunu gösteriyor. Binlerce yıllık gizemli bir kültür, ruhani bir yolculuk ve modern teknoloji harikaları; Tokyo, tüm bunları başarıyla bir araya getiriyor. Özellikle Asya kültürü ile ilgileniyorsanız, Tokyo turu ile tercihlerinizden biri olmalı.

Cape Town Turu: 
Güney Afrika’daki en kalabalık şehirlerden biri olan Cape Town, alışılmışın dışında bir Afrika turu isteyen gezginlere hitap ediyor. New York Times ve Daily Telegraph tarafından ‘ziyaret etmek için dünyanın en uygun şehri’ seçilen Cape Town, eşsiz güzellikte sahiller ve benzersiz doğa harikaları içeriyor. Tamamen düz bir zirvesi olan Masa Dağı, bölgenin en çok tanınan coğrafi güzelliklerinden biri. Scuba dalışları ve tekne turları da, şehirde deneyebileceğiniz etkinlikler arasında yer alıyor. Cape Dutch mimari tarzında inşa edilmiş sayısız binaya ev sahipliği yapan Cape Town, gerçekten de farklı bir yurt dışı tur deneyimi sağlıyor.

Rio De Janerio: 
Brezilya’nın en büyük ikinci şehri olan Rio de Janerio, Güney Amerika’nın en popüler turizm noktalarından biri. Şehri tepeden gözetleyen devasa ‘Bağışlayıcı İsa’ heykeli, dünya çapında tanınan eserleri arasında yer alıyor. Latin Amerika kültürünün neredeyse sembolü sayılabilecek Rio, eğlenceli, hareketli ve hiç uyumayan bir şehir. Günün her anı, bir sokağından Latin ezgileri yükseliyor. Halkı da aynı şehir gibi sıcakkanlı, ateşli, misafirperver ve tüm ziyaretçileri keyifle ağırlıyor. Meşhur Rio Karnavalı sırasında ziyaret etmenizi tavsiye ediyoruz; zira şehrin görkemi karnaval esnasında doruğa çıkıyor.

Los Angeles Turu: 
‘Melekler Şehri’ olarak bilinen Los Angeles, Amerika’nın en çok tanınan şehirlerinden biri. Aynı şekilde, New York’tan sonra kıtanın en kalabalık ikinci şehri sayılıyor. Los Angeles tam anlamıyla bir kültür mozaiği, zira Meksika, Küba, Latin Amerika ve klasik Amerika kültürünü bir arada görebilmek mümkün oluyor. Ancak asıl bilinen yanı, Hollywood ve Beverly Hills’e ev sahipliği yapması; film endüstrisinin kalbi gerçekten de burada atıyor. Los Angeles turu, en unutulmaz tatil hatıralarınız arasında yer almayı fazlasıyla hak ediyor.

Uygun Fiyatlı Yurt Dışı Turları

Dünya elbette beş şehirden ibaret değil, ancak Perisos Turizm, daha önce ziyaret etmediyseniz bu şehirleri muhakkak görmenizi tavsiye ediyor. Tavsiye etmekle de kalmıyor, buralara ulaşabilmeniz için en uygun fırsatları sunuyor! Dünyanın neresine gitmek isterseniz isteyin, size uygun bir seçeneğimiz muhakkak bulunuyor. Siz hayalinizdeki tatili anlatın yeter, geri kalanı müşteri temsilcilerimiz hallediyor!

Büyüleyici Fas’ta mutlaka yapmanız gereken 5 şey








Büyüleyici Fas’ta mutlaka yapmanız gereken 5 şey

Kırmızıya, beyaza, maviye boyalı, otantik, fakir, gizemli ve gözlerinin içi gülen bir ülke Fas. Hiç kimselere benzemeyen kendine has mimarisine, sıcacık insanlarına, lezzetli yemeklerine ve dingin ruhuna kalbinizi vereceğiniz garanti. Eğer aradığınız egzotik, canlı, gastronomik ve masalsı bir tatil ise bizden söylemesi, Fas tam olarak aradığınız yer. Bu büyülü coğrafyanın tadını daha iyi çıkarabilmek için, Fas’ta yapmadan dönmemeniz gereken beş şeyden bahsetmek istiyoruz:

1.Marakeş çarşısını çatıdan izleyin

Kırmızının 50 tonunu taşıyan bir şehir Marakeş. Marakeş Fas’ın otantik, mistik, masalsı şehri ise, Marakeş’in kalbi de Djemaa El-Fna. Bu büyüleyici meydanda yok yok: Yılan oynatıcılar, dövmeciler, akrobatlar, hikaye anlatıcılar, salyangoz satıcıları, falcılar, maymun terbiyeciler, etnik yemekçiler… Tüm bunları tam meydanın karşısındaki çay evlerinin terasından izlemek mümkün. Kapalı Çarşı veya Mısır Çarşısı sokaklarına benzeyen labirentimsi sokaklarında gezerken, kendinizi gerçek hayattan çok bir film sahnesinde hissederseniz size suçlayamayız.

2.Muhteşem Fas çayını tadın

Telafuzu Türkçe ile tamamen aynı olduğu için Türklerin sipariş etmede en az zorluk çektiği şey bu harika çay herhalde. Nane yaprakları ile hazırlanan bu hafif içimli yeşil çay Fas kültüründe çok önemli bir yere sahip. Yemeklerde, yemek aralarında, misafir eşliğinde, kısacası günün her anında, her nedenle Faslıların hayatlarına eşlik eden bu çay özel ve şık sunumu ile de göz alıyor. Bu muhteşem lezzeti yerinde tatmak için bile oraya gitmeye değer!

3.Büyüleyici bahçelerinde gezin

Marakeş’e gönül veren ünü modacı Yves Saint Laurent 1964 yılında harika bir villa satın alıp, bahçesini de bir rüya gibi şekillendirmiş. Dünyanın farklı köşelerinden getirilen 300’den fazla bitki çeşidine ev sahipliği yapan bu bahçe o kadar meşhur olmuş ki ünü sınırları ve şehirleri aşmış. Şimdi Jardin Majorelle Marakeş’in kırmızı ikliminde yemyeşil bir vaha olarak yer almakta ve ziyaretçilerini egzotik atmosferi ile büyülemekte.

4.Mutlaka Fas yemeklerini tadın. Lezzet garanti.

Damak tadı olarak Türklere çok yakın gelen bir mutfağı var Fas’ın. Geleneksel yemekleri olan “tajin”, etle veya tavukla yapılan bir çeşit tandır kebap. Bunun dışında nefis lezzetteki safranlı pilavları, nohutlu, güveçte sebzeli, kuskuslu yemekleri sayesinde zor beğenenlerin bile aç kalmayacağı bir mutfağa sahip. Uzun kubbeli, deve kemiği ile süslenmiş toprak kaplarda sunulan tajinler, bazı mekanlarda yer sofralarında servis ediliyor. Gideceğiniz restoranlarda otantik Fas mutfağına çoğunlukla dansöz gösterilerinin de eşlik edeceğini şimdiden söyleyelim.

5.Chez Ali’de unutulmayacak bir Fas akşamı yaşayın.

Bir gece düşünün yıldızların aydınlattığı ıssız bir çölün ortasında, dev çadırlarda size karşılayan dansçılar eşliğinde başlayan… Chez Ali yemekten ziyade bir masal dünyası ve unutulmayacak bir deneyim sağlıyor misafirlerine. Otantik ve lezzetli yemeklerinin yanı sıra at sırtında gerçekleştirilen savaş mizanseni, develeri, dansçıları, uçan halıları ile akıllardan hiç silinmeyecek çok özel bir gece sizleri bekliyor. Marakeş’in ünü sınırları aşmış bu gösterisini tatmadan Fas’tan ayrılmayın!

İTALYA’NIN ROMANTİK KAPISI: VERONA










İtalya romantik gezginlerin en çok tercih ettiği ülkeler arasında yer alıyor. Roma, Venedik ve Floransa gibi şehirler İtalya’da her ne kadar öne çıksa da kuzeyde bulunan Verona da özellikle çiftlerin hayran kaldığı bir şehir. Romeo ve Juliet’in şehri olarak bilinen Verona, romantik dokusunun yanı sıra köklü tarihi ve görülmeye değer onlarca noktasıyla her yıl çok sayıda turist ağırlıyor.


“İtalya’nın Kapısı” olarak da ifade edilen Verona’nın bu isimle anılmasının nedeni, Kuzey Denizi’nden gelen İtalyanlar tarafından kurulan ilk şehir olması. İtalya için hayli önemli olan bu şehrin görülmesi gereken noktalarını sizler için sıraladık;
VERONA ARENASI


Verona’nın en etkileyici yapılarından biri Milattan sonra 1. yüzyılda inşa edilen Amfi Tiyatro’dur. Verona Arena’sı olarak anılan bu yapı, İtalya’nın en çok turist çeken mimari öznesi Kolezyum’dan sonra ülkenin en eski ikinci amfi tiyatrosu olma özelliği taşır. Tarih boyunca tıpkı Kolezyum gibi yüzlerce gladyatör savaşına ev sahipliği yapan Verona Arena’sı bugün sadece ziyaret ve klasik müzik konserleri için kullanılıyor.



ERBE MEYDANI


Verona’nın en eski meydanı olan Erbe Meydanı, onu çevreleyen tarihi yapılar ve her biri sanat eseri olan anıtlar ile şehrin en çok turist çeken bir başka noktası. Erbe Meydanı’nın hemen ortasında bulunan “Madonna Verona” isimli çeşme meydanın en çok dikkat çeken parçası. Meydan çevresinde bulunan anıt ve heykellerin her biri Verona tarihine dair bilgi verir. Bu nedenle Verona’nın bu tarihi meydanı mutlaka bir rehber eşliğinde ziyaret edilmeli.



JULIET’İN EVİ


Şehre turistik açıdan karakterini veren en önemli unsur, Shakespeare’in dünyaca ünlü yapıtı Romeo ve Juliet’in Verona’da geçiyor olması. Hikaye’nin ana kahramanı Juliet’in yaşadığı ve Romeo’nun sık sık kaçak olarak ziyaret ettiği ev her gün binlerce seyahatseveri ağırlıyor. Kilit asmak, duvarlara isim yazmak ve Juliet’in Romeo’nun serenatlarını dinlediği balkona çıkmak gibi ritüellerin gerçekleştirilebileceği yapı, Erbe Meydanı’na yaklaşık 200 metre uzaklıkta bulunuyor.



VERONA KATEDRALİ


1187 yılında Romanesk tarzda inşa edilen Verona Katedrali, başlangıçta tek bir bina görünümündeyken 1440 yılında sonlanan yenileme ve genişletme çalışmasıyla bugün ki Gotik haline bürünmüş. Birden fazla ibadethanenin birbiri ile bağlantılı yapılar içinde yer alması sonucu ortaya çıkan Verona Katedrali, gerek dış cephe mimarisi gerekse gösterişli iç mimarisiyle mutlaka görülmesi gereken noktalardan.